Bir toplumun geçmişten günümüze taşıdığı maddi ve manevi değerlerin bütünü, o toplumun medeniyetini oluşturur. Medeniyet, temel olarak eğitim, bilim, din, hukuk, sanat, teknoloji, sanayi ve ticaret gibi yapı taşlarından oluşur. Bu yapı taşlarını inceleyerek ve medeniyetin temel kodlarını çözerek bir topluma ait değerler hakkında fikir edinilebilir. Bir toplum, kendi kültürünü ve yaşam değerlerini diğer toplumlara bu medeniyet aracılığıyla aktarır.
Medeniyet algısı, genel olarak iki ana gruba ayrılabilir. Birincisi, özellikle Batı dünyasının temsil ettiği, dünyevi kaynaklardan beslenen seküler medeniyet algısıdır. İkincisi ise manevi değerlerle yoğrulan ve genellikle Doğu toplumlarının benimsediği medeniyet algısıdır.
Seküler medeniyet algısının temelinde insan iradesi ve tecrübesi yer alır. Bu anlayışta, insan ihtiyaçları sınırsız kabul edilir ve doyumsuzluk öne çıkar. Bu doyumsuzluk, insanı insani değerlerden uzaklaştırarak dünyaya hükmetme ve tüketme hırsına iter. Seküler dünya görüşünde öte dünya inancı olmadığı için, hayat ölümle sonlanır ve tüm hesaplar bu dünyaya göre yapılır. Bu yüzden, insanlar kalplerindeki mutluluk boşluğunu dünyayı ve insanlığı tüketerek doldurmaya çalışırlar. Ele geçirme ve tüketme hırsı, teknolojik ürünlerde de açıkça görülür; pek çok önemli teknolojik ürün, öncelikle askerî amaçlarla savaş aracı olarak geliştirilir ve kullanılır.
İçinde bulunduğumuz ağustos ayının ilk haftası, insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın yıldönümüydü. Savaşın seyrini değiştiren ilk atom bombası bu dönemde kullanıldı. Ünlü fizikçi Albert Einstein, atomun parçalanabileceğini ve bu yolla büyük bir enerji açığa çıkacağını ispatlamış, ardından ABD başkanını Almanların bu teoriyi kullanarak güçlü bir silah yapabileceği konusunda uyarmıştı. Bunun üzerine ABD, Manhattan Projesi kapsamında dünyanın en ünlü bilim insanlarını bir araya getirerek atom bombasını üretti.
- 6 Ağustos 1945'te sabah 08:15'te yaklaşık 5 ton ağırlığındaki atom bombası, Hiroşima şehir merkezinin 600 metre üzerinde patladı. Aralık ayında gelen verilere göre şehirde 140 bin kişi hayatını kaybetmiş, binaların %60'ı yerle bir olmuştu.
- 9 Ağustos'ta ise Nagazaki'ye sabah 11:02'de ikinci atom bombası atıldı. Şehirde dakikalar içinde 70 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Nagazaki’nin 240 bin civarında olan nüfusunun %36'sı yok oldu.
- Sonradan atom bombasının etkisiyle ölenlerin sayısı 143.124’e ulaşırken, her iki bombanın toplamda 250 bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin ediliyor.
Hitler'e karşı üretilen bomba, Japon halkını yok etmek için kullanıldı. Kızılderili soykırımı gibi katliamlarla kurulan bir medeniyetin, benzer hislerle bugün Gazze halkına karşı etnik temizlik yapmaya çalışması ve 76 bin kişiyi öldürmesi ne yazık ki şaşırtıcı değildir.
Doğu'nun medeniyet algısında ise gittiği her yere hizmet götüren, ilahi bağlarını koparmamış ve insana sadece insan olduğu için değer veren bir anlayış vardır. Bu değerler, sekülerleşmenin etkisiyle bir miktar aşınsa da köklerindeki edep, iffet, vefa ve kanaat gibi onlarca değerden beslenmeye devam etmektedir.
Bu anlayışa en bariz örneklerden biri Cizreli İsmail Ebul-İz El Cezeri'dir. Bilgisayarın temelini atan, robotlar, saatler, su makineleri, şifreli kilitler, termos ve otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makinenin mucidi olan Cezeri, aynı zamanda dünyanın ilk sibernetik bilginidir. Yaşadığı çağda kitlesel katliamlara sebep olabilecek icatlar yapma imkânı varken, o, insanın hayatını kolaylaştıran, daha konforlu ve faydalı bir yaşam sunan buluşlara imza atmıştır. Çünkü onun medeniyet kodlarının temelinde "insana hizmet ve insanı yaşatmak" vardır.
Ne kadar da farklı iki medeniyet, değil mi? Bir tarafta yaptığı katliamlarla başı Mars'a değse de ayakları kanalizasyon çukurunda olan öfke, kin ve kibir abideleri; diğer yanda ise "insanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla tevazu ile hareket eden iyi niyet, sevgi ve merhamet abideleri...
Hoşça kalınız.
İbrahim YERTÜRK
ibryerturk@gmail.com