Kadir Gecesinin Maneviyatı

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 10.06.2018 - 17:47, Güncelleme: 10.06.2018 - 17:47
 

Kadir Gecesinin Maneviyatı

Bir Ramazan’dı ilk vahiy geldiğinde. İlk Kadir Gecesi’nde inmeye başladı Kur’an. Resulullah (sav) Hira’daydı yine. Göklerden gelecek haberlere hazırlanıyordu bilmeden. Ve ilk emir getirildi o gece: “Oku!” “Okuma bilmiyorum”diyen Resul’ün (sav), okuması isteniyordu ısrarlı bir telkinle: “1- Yaratan Rabbinin adıyla oku. 2- O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. 3- Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. 4- O, insana kalemle yazmayı öğretti…” (Alak Suresi) El – Emin (sav) ürpererek iniyordu mağaradan. Ve tam o anda duydu kendisini bir defa daha ürperten sesi: “Ey Muhammed! Sen Allah’ın Resulüsün, ben de Cebrail’im.” Yukarıya çevirdi mübarek bakışlarını. Bütün ihtişamıyla ufku kaplayan bir Melekti O’na seslenen. Doğuya çevirdi yüzünü; Melek oradaydı. Sonra Batıya; Melek oradaydı. Güneye ve kuzeye sonra, nereye çevirse başını, Melek kaplamıştı bütün istikametleri. Resulullah’ın (sav) ürpererek geçirdiği o gece; Müjdeli şafaklarla doğan aydınlık sabahlar gibi bir armağan olacaktı ümmetine. Şeffaf kristal parçacıkları gibi, Yemyeşil dağlardan çağlayan dupduru bir su gibi peş peşe geliyordu Ayetler. Her şeye kadir olan Allah (c.c), mübarek Ayetlerini indiriyordu bir Kadir Gecesi’nde, “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sana haber veren oldu mu? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Zira o gecede her iş hakkında bir takım emirler alarak Rablerinin izniyle Melekler ve ruh (Cebrail) yere iner. O gece selamettir. Fecrin doğuşuna kadar devam eder.”Kadir Suresi 1–5 Allah Resulünün (sav), “Kalbime yazılıyordu”dediği Ayetleri; kıyamete kadar kalplerinde taşıyacaktı Müslümanlar. İçinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı bir gece armağan ediliyordu müminlere; Melekler ve Cebrail (a.s) yeryüzüne inip, uğradıkları her Müslüman’a selam verecekti o gece. Tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, sükûnet ve Rahmet yağacaktı gökten. Her Kadir Gecesi ilk Kadir gecesi sanki; Sönen bir yıldız son defa göz kırparken; Uykulu gözleriyle elleri duaya durmuş bir çocuğun son niyazı da kabul edilecekti. Yüzünü hiç görmediği kardeşlerinin duası yorgan olup örtmüşken üzerini, yapayalnız bir adam, uyandığında, bütün kâinatla bir, bir elin sarmaladığını hissedecekti kalbini. Bütün mahrumiyetlerini bırakıp gecenin koynuna, mahrum olmadığını hissedecekti. *** Bir kadın, hayatla hakikat arasına; Uzunca bir gölge gibi düşen ıstırabını duyacaktı dünyanın. Ve elleri niyazda, sessizce secdeye varacaktı. *** Bütün müminler, El- Emin’in (sav) ürperdiği o gece, ürpererek duaya duracaktı: “Bizi yalnız bırakma Allah’ım! Bizi sensiz bırakma! Namazımız Miracımız olsun, dünyanın bütün çocuklarının masum tebessümüyle geldik kapına, bizi duasız bırakma! Ve Resul’ünün (sav) diliyle Allah’ım; “Kalbime aydınlık ver. Dilime aydınlık ver. Kulağıma aydınlık ver. Gözüme aydınlık ver. Arkamdan aydınlık önümden aydınlık, ver. Üstümü aydınlat, ayağımın altını aydınlat. Allah’ım benim nurumu büyüt. Ya Rab! Dünyanın ve kıyamet gününün sıkıntısından sana sığınırım. Senden başka hiçbir ilah yok. Seni tespih ederim. Allah’ım senden günahlarımı bağışlamanı ve Rahmetini dilerim. Allah’ım benim bilgimi artır. Bana doğru yolu gösterdikten sonra kalbimi kaydırma. Katından bana Rahmet bahşet. Kuşkusuz sen çok bağışlar ve verirsin” Allah’ım bana Rahmet kapılarını aç.”
Bir Ramazan’dı ilk vahiy geldiğinde. İlk Kadir Gecesi’nde inmeye başladı Kur’an. Resulullah (sav) Hira’daydı yine. Göklerden gelecek haberlere hazırlanıyordu bilmeden. Ve ilk emir getirildi o gece: “Oku!” “Okuma bilmiyorum”diyen Resul’ün (sav), okuması isteniyordu ısrarlı bir telkinle: “1- Yaratan Rabbinin adıyla oku. 2- O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. 3- Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. 4- O, insana kalemle yazmayı öğretti…” (Alak Suresi) El – Emin (sav) ürpererek iniyordu mağaradan. Ve tam o anda duydu kendisini bir defa daha ürperten sesi: “Ey Muhammed! Sen Allah’ın Resulüsün, ben de Cebrail’im.” Yukarıya çevirdi mübarek bakışlarını. Bütün ihtişamıyla ufku kaplayan bir Melekti O’na seslenen. Doğuya çevirdi yüzünü; Melek oradaydı. Sonra Batıya; Melek oradaydı. Güneye ve kuzeye sonra, nereye çevirse başını, Melek kaplamıştı bütün istikametleri. Resulullah’ın (sav) ürpererek geçirdiği o gece; Müjdeli şafaklarla doğan aydınlık sabahlar gibi bir armağan olacaktı ümmetine. Şeffaf kristal parçacıkları gibi, Yemyeşil dağlardan çağlayan dupduru bir su gibi peş peşe geliyordu Ayetler. Her şeye kadir olan Allah (c.c), mübarek Ayetlerini indiriyordu bir Kadir Gecesi’nde, “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sana haber veren oldu mu? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Zira o gecede her iş hakkında bir takım emirler alarak Rablerinin izniyle Melekler ve ruh (Cebrail) yere iner. O gece selamettir. Fecrin doğuşuna kadar devam eder.”Kadir Suresi 1–5 Allah Resulünün (sav), “Kalbime yazılıyordu”dediği Ayetleri; kıyamete kadar kalplerinde taşıyacaktı Müslümanlar. İçinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı bir gece armağan ediliyordu müminlere; Melekler ve Cebrail (a.s) yeryüzüne inip, uğradıkları her Müslüman’a selam verecekti o gece. Tan yeri ağarıncaya kadar esenlik, sükûnet ve Rahmet yağacaktı gökten. Her Kadir Gecesi ilk Kadir gecesi sanki; Sönen bir yıldız son defa göz kırparken; Uykulu gözleriyle elleri duaya durmuş bir çocuğun son niyazı da kabul edilecekti. Yüzünü hiç görmediği kardeşlerinin duası yorgan olup örtmüşken üzerini, yapayalnız bir adam, uyandığında, bütün kâinatla bir, bir elin sarmaladığını hissedecekti kalbini. Bütün mahrumiyetlerini bırakıp gecenin koynuna, mahrum olmadığını hissedecekti. *** Bir kadın, hayatla hakikat arasına; Uzunca bir gölge gibi düşen ıstırabını duyacaktı dünyanın. Ve elleri niyazda, sessizce secdeye varacaktı. *** Bütün müminler, El- Emin’in (sav) ürperdiği o gece, ürpererek duaya duracaktı: “Bizi yalnız bırakma Allah’ım! Bizi sensiz bırakma! Namazımız Miracımız olsun, dünyanın bütün çocuklarının masum tebessümüyle geldik kapına, bizi duasız bırakma! Ve Resul’ünün (sav) diliyle Allah’ım; “Kalbime aydınlık ver. Dilime aydınlık ver. Kulağıma aydınlık ver. Gözüme aydınlık ver. Arkamdan aydınlık önümden aydınlık, ver. Üstümü aydınlat, ayağımın altını aydınlat. Allah’ım benim nurumu büyüt. Ya Rab! Dünyanın ve kıyamet gününün sıkıntısından sana sığınırım. Senden başka hiçbir ilah yok. Seni tespih ederim. Allah’ım senden günahlarımı bağışlamanı ve Rahmetini dilerim. Allah’ım benim bilgimi artır. Bana doğru yolu gösterdikten sonra kalbimi kaydırma. Katından bana Rahmet bahşet. Kuşkusuz sen çok bağışlar ve verirsin” Allah’ım bana Rahmet kapılarını aç.”
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber