ibrahim Yertürk
Köşe Yazarı
ibrahim Yertürk
 

ZATÜRRE OLMADAN UYANMA

Bir önceki yazımızda, yapay zekâ kaynaklı bilgilere eleştirel yaklaşmanın ve kendimizle ilgili bilgi verirken ya da bilgi alırken seçici ve dikkatli olmanın öneminden bahsetmiştik. Medya okuryazarlığına ilişkin temel ilkelerin, yapay zekâ uygulamalarından alınan bilgilere karşı da kullanılabileceğini vurgulamıştık. Yapay zekânın "kerametlerine" aldanıp onun sorgusuz bir müridi olmamak adına, gelen bilgilerin güvenilirliğinin farklı kaynaklardan teyit edilmesi gerektiğini belirtmiştik. Bir dostumuz, yapay zekâya ve diğer dijital ürünlere neden ağırlıklı olarak mesafeli yaklaştığımızı ve dezavantajlarından bahsettiğimizi sordu: "Yapay zekâya karşı mısınız?" Tabii ki hayır. Siber güvenlik veya savunma alanında çalışıyorsanız, gece gündüz zamanınızı yapay zekâ ve dijital sistemlerle harcamak zorundasınız. Aksi takdirde, balistik füzeler veya onların imhası gibi birkaç saniyenin bile çok önemli olduğu çalışmalarda rakiplerinizin hızına yetişmeniz mümkün olmaz. Eğitim sektöründe yapay zekâ kullanmazsanız, çocukların ve gençlerin kişiselleştirilmiş eğitim ortamlarından faydalanarak daha donanımlı olmasını sağlayamazsınız. Sağlık sistemlerinde, uluslararası ve e-ticaret sistemlerinde, tıpta, medyada ve daha sayamadığımız birçok sektörde yapay zekâ artık bir zorunluluk olarak kullanılmaktadır. Bizim dikkat çekmek istediğimiz, mesleki amaçlarla kullanımdan ziyade, gençlerimizin amaç dışı, bağımlılık seviyesinde ve ölçüsüzce kullanımıdır. Amaç dışı kullanımlar psikolojik, fizyolojik ve sosyal yıkımlara neden olabilir. Gücü elinde tutan kartellerin, toplum mühendisliği yoluyla kendi değerlerini, bakış açılarını ve ahlaki kurallarını, bilinçsiz kullanıcı olan ve çoğunluğu oluşturan gençlerimizin kalplerine ve zihinlerine yavaş yavaş enjekte ederek onları zehirlemelerine karşı uyarı görevimizi yapıyoruz. Tıpkı bir trafik uyarı levhası gibi; "Aman hız sınırını aşmayın, yoksa ceza alır veya kaza yaşarsınız" diyerek uyarı görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Sanırım somut bir örnekle duruma açıklık getirmeye çalışırsak konu daha rahat anlaşılabilir. Telefonunuzun akıllı asistanına "Şu an ben kiminle beraberim?" sorusunu sorunuz. Akıllı asistan önce sizin konumunuza ulaşacaktır. Hemen sonrasında aynı konumda kimin telefonu olduğunu tespit edecek ve size cevap olarak yanınızdaki telefonun sahibinin adını söyleyecektir. Bu bilgiye ulaşabilen üçüncü şahıslar neler yapabilir, hiç düşündünüz mü? Casusluk, ortam dinlemesi, mahremiyetin ihlali, kişisel bilgilerin çalınması, şantaj, tehdit ve daha akla hayale gelmedik birçok işlem... Başka bir örnek de dünyaya eğitim satan İngiltere'den. Binlerce üniversite öğrencisi, yapay zekâ araçlarını usulsüz şekilde kullanarak kopya çekmiş. Akademik dürüstlük ihlallerine ilişkin yapılan bir ankette, 2023-24 eğitim yılında yapay zekâ araçlarıyla yapılan kopya çekme vakalarının yaklaşık 7.000’e ulaştığı, bunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğu vurgulanmış. Biraz araştırma yapılırsa bizde de benzer olaylara rastlamak mümkün olabilir. Yapılabilecek usulsüzlükler akademik çalışmalara kadar sıçramışsa, varın yaranın ne kadar derinleştiğini siz düşünün. Yara derinleştikçe iyileşme süreci uzayacaktır. Kanayan yaranın derinleşmemesi için yapılan uyarılara dikkat edilip gerekli önlemler alınmalıdır. Önlem alınmadığında kronikleşen yara, hayat boyu yaşam konforumuzu düşürerek bizleri ilaçlara mahkûm eder. Gül dalına kuş konmuş  Uyan yârim gün doğmuş  Eller çayır çimende  Bizim evde kış olmuş. Manimiz ne kadar da manidar olarak açıklamış değil mi? Zaman akıp giderken evimize zemheri soğuğunu taşıyan sanal âlemin etkisiyle aniden karşılaşıp zatürre olmadan uyanmak ve uyandırmak çabasındayız. Sağlıcakla kalınız
Ekleme Tarihi: 30 June 2025 - Monday

ZATÜRRE OLMADAN UYANMA

Bir önceki yazımızda, yapay zekâ kaynaklı bilgilere eleştirel yaklaşmanın ve kendimizle ilgili bilgi verirken ya da bilgi alırken seçici ve dikkatli olmanın öneminden bahsetmiştik. Medya okuryazarlığına ilişkin temel ilkelerin, yapay zekâ uygulamalarından alınan bilgilere karşı da kullanılabileceğini vurgulamıştık. Yapay zekânın "kerametlerine" aldanıp onun sorgusuz bir müridi olmamak adına, gelen bilgilerin güvenilirliğinin farklı kaynaklardan teyit edilmesi gerektiğini belirtmiştik.
Bir dostumuz, yapay zekâya ve diğer dijital ürünlere neden ağırlıklı olarak mesafeli yaklaştığımızı ve dezavantajlarından bahsettiğimizi sordu: "Yapay zekâya karşı mısınız?" Tabii ki hayır. Siber güvenlik veya savunma alanında çalışıyorsanız, gece gündüz zamanınızı yapay zekâ ve dijital sistemlerle harcamak zorundasınız. Aksi takdirde, balistik füzeler veya onların imhası gibi birkaç saniyenin bile çok önemli olduğu çalışmalarda rakiplerinizin hızına yetişmeniz mümkün olmaz. Eğitim sektöründe yapay zekâ kullanmazsanız, çocukların ve gençlerin kişiselleştirilmiş eğitim ortamlarından faydalanarak daha donanımlı olmasını sağlayamazsınız. Sağlık sistemlerinde, uluslararası ve e-ticaret sistemlerinde, tıpta, medyada ve daha sayamadığımız birçok sektörde yapay zekâ artık bir zorunluluk olarak kullanılmaktadır.
Bizim dikkat çekmek istediğimiz, mesleki amaçlarla kullanımdan ziyade, gençlerimizin amaç dışı, bağımlılık seviyesinde ve ölçüsüzce kullanımıdır. Amaç dışı kullanımlar psikolojik, fizyolojik ve sosyal yıkımlara neden olabilir. Gücü elinde tutan kartellerin, toplum mühendisliği yoluyla kendi değerlerini, bakış açılarını ve ahlaki kurallarını, bilinçsiz kullanıcı olan ve çoğunluğu oluşturan gençlerimizin kalplerine ve zihinlerine yavaş yavaş enjekte ederek onları zehirlemelerine karşı uyarı görevimizi yapıyoruz. Tıpkı bir trafik uyarı levhası gibi; "Aman hız sınırını aşmayın, yoksa ceza alır veya kaza yaşarsınız" diyerek uyarı görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Sanırım somut bir örnekle duruma açıklık getirmeye çalışırsak konu daha rahat anlaşılabilir. Telefonunuzun akıllı asistanına "Şu an ben kiminle beraberim?" sorusunu sorunuz. Akıllı asistan önce sizin konumunuza ulaşacaktır. Hemen sonrasında aynı konumda kimin telefonu olduğunu tespit edecek ve size cevap olarak yanınızdaki telefonun sahibinin adını söyleyecektir. Bu bilgiye ulaşabilen üçüncü şahıslar neler yapabilir, hiç düşündünüz mü? Casusluk, ortam dinlemesi, mahremiyetin ihlali, kişisel bilgilerin çalınması, şantaj, tehdit ve daha akla hayale gelmedik birçok işlem...
Başka bir örnek de dünyaya eğitim satan İngiltere'den. Binlerce üniversite öğrencisi, yapay zekâ araçlarını usulsüz şekilde kullanarak kopya çekmiş. Akademik dürüstlük ihlallerine ilişkin yapılan bir ankette, 2023-24 eğitim yılında yapay zekâ araçlarıyla yapılan kopya çekme vakalarının yaklaşık 7.000’e ulaştığı, bunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğu vurgulanmış. Biraz araştırma yapılırsa bizde de benzer olaylara rastlamak mümkün olabilir. Yapılabilecek usulsüzlükler akademik çalışmalara kadar sıçramışsa, varın yaranın ne kadar derinleştiğini siz düşünün.
Yara derinleştikçe iyileşme süreci uzayacaktır. Kanayan yaranın derinleşmemesi için yapılan uyarılara dikkat edilip gerekli önlemler alınmalıdır. Önlem alınmadığında kronikleşen yara, hayat boyu yaşam konforumuzu düşürerek bizleri ilaçlara mahkûm eder.
Gül dalına kuş konmuş 
Uyan yârim gün doğmuş 
Eller çayır çimende 
Bizim evde kış olmuş.
Manimiz ne kadar da manidar olarak açıklamış değil mi? Zaman akıp giderken evimize zemheri soğuğunu taşıyan sanal âlemin etkisiyle aniden karşılaşıp zatürre olmadan uyanmak ve uyandırmak çabasındayız.
Sağlıcakla kalınız

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber