Bazı mekânlar ve zamanlar, diğer zaman ve mekânlardan farklıdır. Bu farklılığı bazen üzerinde yaşayan insanlardan, bazen verilen bir mücadeleden, bazen de Allah'ın verdiği değerden kutsallık kazanır. Kurban Bayramı da Hz. İbrahim'le başlayıp, teslimiyet ve vefayla devam etmiş, dostlukla zirveye ulaşmıştır.
Bu günler, kutsallığını dostluktan alan günlerdir. Hele ki Kurban Bayramı; Allah'ın kendisini "Halilullah" ismiyle dost edindiği Hz. İbrahim'in hatırasıdır. Yaklaşık yedi yaşlarındaki biricik oğlunu, dostundan gelen işaretle O'na kurban edebilecek kadar dostuna bağlı bir İbrahim...
Dostluk, sonsuza kadar kesintisiz sürecek bir bağdır. Bu yüzden nicelik olarak az olsa da nitelikte kökü derinlere ulaşmalıdır. Şems'in ölmediği haberini veren birine Mevlânâ çıkarıp cübbesini verir. Yanındaki başka biri, "Adam yalan söyledi, neden cübbeni verdin ki?" diye sorunca, Mevlânâ şöyle cevap verir: "Biliyorum, cübbemi onun yalanına verdim. Doğru söyleseydi canımı verirdim." Allah'a çok şükür ki içimizde hâlen dostlarının adı anıldığında gözleri dolan kişiler görebiliyoruz.
Dostluğun birkaç kuruşa satılabildiği, vefanın sadece bir semt adı olarak kaldığı bir dünyada, şimdi bir kez daha dostları hatırlama zamanı. Kurban Bayramı, hele hele dostların bayramı, öylesine sadece genel bir kutlama mesajıyla geçiştirilebilecek bir gün değil. Mutlaka onların sesini duymanın, hele hele onları dünya gözüyle bir kez daha görüp dost muhabbeti yapmanın, derde deva, sadra şifa, ruha gıda olduğu günlerdir.
Gerçek dostluğu anlatan Ahmet Muhip Dranas'ın "Mektup" adlı şiirini her okuduğumda, bana farklı özellikteki bir dostumu hatırlatır:
Dost dost diye deli derviş gezdiğim,
Bir ağladığım, bir güleyazdığım,
Adını dağa taşa kazıdığım
Benim bir tanem dost, gözümün nuru!
Tutmaz elim, topal ayağım uğru,
Amansız kara bahtımdan ötürü
Kan ter dolandığım yollar gölgesi,
Kara ekmeğimin akça mayası,
Susayınca çağıldak sular sesi,
Ay aydınlığım, gün ışığım, canım,
Bayramım, bolluğum, yemişim, yenim
Göz yaşımı gözden gizli silenim!
Pek garipçe kaldım köyümde ıssız,
Otsuz ocaksız, akılsız, ayvazsız.
İki elin kanda olsa durma tez
Dağ başını duman almadan beri,
Eyüp sabrım, eyi düşlerim yoru,
Yet bu yana! Avareyim, yet, yürü!
Bundan öte ne söylesek boş gibi. Unutmayan, vefasızlık etmeyen, incitmeyen, kırmayan, bizi dost görüp kalbinde yer açan gerçek dostlar; her birinizle en kısa zamanda yüz yüze görüşmek niyetiyle, Kurban Bayramınız mübarek olsun, hepimiz için gerçek dostluklara vesile olsun.
İbrahim YERTÜRK
ibryerturk@gmail.com