ibrahim Yertürk
Köşe Yazarı
ibrahim Yertürk
 

ÇOCUKLARIMIZIN ÖMRÜNÜ SÖMÜREN ASALAKLAR

Bir sorun toplumun sorunu haline gelmişse, çözümü de ancak toplumun kitlesel müdahalesiyle mümkün olabilir. Bireysel çözümler her ne kadar olumlu sonuçlar verse de toplumsal tepkiler kadar etkili değildir. Akıllı telefon kullanımının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve onları akranları arasında daha sosyal bireyler haline getirmek amacıyla kitlesel etkinlikler düzenleyen ve yaygınlaştıran örgütlenmelerin sayısı her geçen gün artıyor.   Amerika'da 50 eyaletin 26'sında, akıl sağlığı ve kamu güvenliği gerekçeleriyle akıllı telefonlarla ilgili yasa çalışmaları yapıldı. Bazı eyaletlerde okula akıllı telefon getirilmesi kesinlikle yasaklandı.   Yine İngiltere'de başlayarak yaygınlaşan "Akıllı Telefonsuz Çocuklar Hareketi" (Smart Free Phone Childhood Movement) de bu konuda yapılan sivil toplum çalışmalarından biridir. Yaptıkları çalışmaları küresel çapta yaygınlaştırmaya çalışan bu hareketin amacı, özellikle sosyal medya algoritmalarının çocukların ruh sağlığıyla ilgili yarattığı tehlikelerden onları uzak tutmaktır. Hareket, akıllı telefon kullanımını 14 yaşına, sosyal medya kullanımını ise 16 yaşına kadar ertelemeyi destekleyerek çocukların gerçek dünyaya odaklanmalarını sağlamak için çalışıyor.   Hareketin paylaştığı, İngiltere'de ortaokul ve liselerde 3 bin çocukla yapılan bir araştırma, öğrencilerin günde 5,5 saatlerini akıllı telefonlarında geçirdiklerini ortaya koydu. Bu da ömürlerinin 25 yılını "yukarıya kaydırmakla" geçirdikleri anlamına geliyor! Her 25 çocuktan biri ise günün 9 saatten fazla bir süresini telefonunda geçiriyor. Bu da kaydırarak harcanmış 41 yıl demektir. Araştırmaya katılan çocukların %71'i bu alışkanlığın zihinsel sağlıklarına zarar verdiğini kabul ediyor!   Yine araştırmaya katılan 4 çocuktan 3'ü, telefonlarının ders çalışmalarına engel olduğunu belirtiyor. %68'i telefonda daha az vakit geçirmek istedikleri halde kendilerine engel olamıyorlar! Araştırmaya katılan çocukların yarısı, telefonlarının hayatlarını çaldığını söylüyor. Anılar, arkadaşlıklar ve anların yerini ekran kaydırmaya bırakmış durumda. %48'i telefonların uykularını mahvettiğini, uykunun yerini yatakta ekran kaydırmaya bıraktığını ifade ediyor.   Araştırmayı yöneten Dr. Paul Redmond, "dikkat"in dünyada en nadir bulunan ve en değerli şey haline geldiğini, petrolden, altından, elektrikten ve elmastan bile değerli olduğunu söylüyor. Çözüm için ise bunun geri döndürülemez olmadığını, ancak hep beraber hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor: "Okulda, evde ve bir araya geldiğimizde..." diyerek toplumsal dayanışma önerisinde bulunuyor.   Yukarıdaki verileri bir kez daha ve sindire sindire okuduğumuzda gerçekten hayretler içinde kalıyoruz, değil mi? Dünya hayatımızın en değerli sermayesi olan çocuklarımızın, hayatlarının en değerli nimeti olan zamanı ne kadar da hoyratça kullanıp israf ettiklerini görüyoruz!   Meyve ağaçlarına musallat olmuş asalak bitkiler verimi düşürüp ekonomik zararlara sebep olduğu için sökülüp atılır veya kimyasallarla öldürülür. Ancak hayatımızın en güzel meyveleri olan çocuklarımıza musallat olup onların ömürlerini emip bitiren asalak teknolojilere maalesef dur demiyoruz.   Kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir. Ölçüyü kaçırmak, özden uzaklaştırarak sonucu değiştirir. Bazen biraz geri çekilip uzaktan bakmak, yani kadrajı genişletmek, olayları ve nesneleri daha net görmemize imkân sağlar. Bizim ve çocuklarımızın hayatını bilinçaltından şekillendiren dış unsurların büyüsünden kurtulmak için mutlaka gerek yasal düzenlemeleri gerekse Akıllı Telefonsuz Çocuklar Hareketi gibi sivil organizasyonları desteklememiz gerekmektedir.   Bu kesinlikle eski kalıplara ve yöntemlere dönmek şeklinde algılanmamalıdır. Tam tersine, çocuklarımız ve gençlerimizin ömrünün bir asalak gibi sömürülmesini engelleme ve başkalarının hazırladığı kalıplara sokmadan zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı ve özgür kalabilmelerini sağlama mücadelesi olarak algılanmalıdır. Sağlıcakla kalınız.   İbrahim YERTÜRK ibryerturk@gmail.com
Ekleme Tarihi: 07 July 2025 - Monday

ÇOCUKLARIMIZIN ÖMRÜNÜ SÖMÜREN ASALAKLAR

Bir sorun toplumun sorunu haline gelmişse, çözümü de ancak toplumun kitlesel müdahalesiyle mümkün olabilir. Bireysel çözümler her ne kadar olumlu sonuçlar verse de toplumsal tepkiler kadar etkili değildir. Akıllı telefon kullanımının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve onları akranları arasında daha sosyal bireyler haline getirmek amacıyla kitlesel etkinlikler düzenleyen ve yaygınlaştıran örgütlenmelerin sayısı her geçen gün artıyor.
 
Amerika'da 50 eyaletin 26'sında, akıl sağlığı ve kamu güvenliği gerekçeleriyle akıllı telefonlarla ilgili yasa çalışmaları yapıldı. Bazı eyaletlerde okula akıllı telefon getirilmesi kesinlikle yasaklandı.
 
Yine İngiltere'de başlayarak yaygınlaşan "Akıllı Telefonsuz Çocuklar Hareketi" (Smart Free Phone Childhood Movement) de bu konuda yapılan sivil toplum çalışmalarından biridir. Yaptıkları çalışmaları küresel çapta yaygınlaştırmaya çalışan bu hareketin amacı, özellikle sosyal medya algoritmalarının çocukların ruh sağlığıyla ilgili yarattığı tehlikelerden onları uzak tutmaktır. Hareket, akıllı telefon kullanımını 14 yaşına, sosyal medya kullanımını ise 16 yaşına kadar ertelemeyi destekleyerek çocukların gerçek dünyaya odaklanmalarını sağlamak için çalışıyor.
 
Hareketin paylaştığı, İngiltere'de ortaokul ve liselerde 3 bin çocukla yapılan bir araştırma, öğrencilerin günde 5,5 saatlerini akıllı telefonlarında geçirdiklerini ortaya koydu. Bu da ömürlerinin 25 yılını "yukarıya kaydırmakla" geçirdikleri anlamına geliyor! Her 25 çocuktan biri ise günün 9 saatten fazla bir süresini telefonunda geçiriyor. Bu da kaydırarak harcanmış 41 yıl demektir. Araştırmaya katılan çocukların %71'i bu alışkanlığın zihinsel sağlıklarına zarar verdiğini kabul ediyor!
 
Yine araştırmaya katılan 4 çocuktan 3'ü, telefonlarının ders çalışmalarına engel olduğunu belirtiyor. %68'i telefonda daha az vakit geçirmek istedikleri halde kendilerine engel olamıyorlar! Araştırmaya katılan çocukların yarısı, telefonlarının hayatlarını çaldığını söylüyor. Anılar, arkadaşlıklar ve anların yerini ekran kaydırmaya bırakmış durumda. %48'i telefonların uykularını mahvettiğini, uykunun yerini yatakta ekran kaydırmaya bıraktığını ifade ediyor.
 
Araştırmayı yöneten Dr. Paul Redmond, "dikkat"in dünyada en nadir bulunan ve en değerli şey haline geldiğini, petrolden, altından, elektrikten ve elmastan bile değerli olduğunu söylüyor. Çözüm için ise bunun geri döndürülemez olmadığını, ancak hep beraber hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor: "Okulda, evde ve bir araya geldiğimizde..." diyerek toplumsal dayanışma önerisinde bulunuyor.
 
Yukarıdaki verileri bir kez daha ve sindire sindire okuduğumuzda gerçekten hayretler içinde kalıyoruz, değil mi? Dünya hayatımızın en değerli sermayesi olan çocuklarımızın, hayatlarının en değerli nimeti olan zamanı ne kadar da hoyratça kullanıp israf ettiklerini görüyoruz!
 
Meyve ağaçlarına musallat olmuş asalak bitkiler verimi düşürüp ekonomik zararlara sebep olduğu için sökülüp atılır veya kimyasallarla öldürülür. Ancak hayatımızın en güzel meyveleri olan çocuklarımıza musallat olup onların ömürlerini emip bitiren asalak teknolojilere maalesef dur demiyoruz.
 
Kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir. Ölçüyü kaçırmak, özden uzaklaştırarak sonucu değiştirir. Bazen biraz geri çekilip uzaktan bakmak, yani kadrajı genişletmek, olayları ve nesneleri daha net görmemize imkân sağlar. Bizim ve çocuklarımızın hayatını bilinçaltından şekillendiren dış unsurların büyüsünden kurtulmak için mutlaka gerek yasal düzenlemeleri gerekse Akıllı Telefonsuz Çocuklar Hareketi gibi sivil organizasyonları desteklememiz gerekmektedir.
 
Bu kesinlikle eski kalıplara ve yöntemlere dönmek şeklinde algılanmamalıdır. Tam tersine, çocuklarımız ve gençlerimizin ömrünün bir asalak gibi sömürülmesini engelleme ve başkalarının hazırladığı kalıplara sokmadan zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı ve özgür kalabilmelerini sağlama mücadelesi olarak algılanmalıdır. Sağlıcakla kalınız.
 
İbrahim YERTÜRK
ibryerturk@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber