Nasıl ki aşırı ve dengesiz beslenme alışkanlıkları vücudumuzun biyolojik dengesini bozup obeziteye sebep oluyorsa, sosyal medya başta olmak üzere teknoloji ürünü olan çevrimiçi içerikleri aşırı tüketmek de infobezite olarak tanımlanan bilgi obezitesine sebep olarak zihinsel durumumuzu bozmaktadır. Bu durumu tam olarak ifade etmek için Oxford Sözlüğü 2024 yılının kelimesi olarak ‘brain rot’ (beyin çürümesi) kavramını seçti.
‘Ben beynimin çürümesini istemiyorum’ diyorsanız, yine temel prensip olarak ‘azı karar çoğu zarar’ diyerek, dijital ürünlerin kullanımını kısıtlamanın bu işin en önemli ilacı olduğunu belirtmemizde fayda var.
Aile bireylerimizle ne kadar uzun süreli kaliteli zaman geçirirsek beynimizin çürümesini de o kadar geciktirmiş oluruz. Nasıl kaliteli zaman geçireceğimizi oturup düşünelim.
Çok değişik çözüm önerileri bulabiliriz. Mesela günlük yemeğin en az bir öğününü tüm aile beraber yemeye özen göstermeliyiz. Ama soframızda ekran yasağı olmalı. Hiç kimse cep telefonu, bilgisayar, tablet veya televizyon ekranıyla meşgul olmamalı. Sofra kurulurken de çocukların yardım etmesini isteyebiliriz. Sofradaki bakışma, tebessüm ve konuşmalarda samimiyet ve muhabbetin arttığını görebiliriz.
İkincisi hep beraber günlük 15-20 dakikalık kitap okuma saatleri başlatabiliriz. Her gün belli bir saatte herkes ayrı ayrı birer kitap veya bir kitaptan birer paragraf okuyarak, son bir iki dakikada da neler anladığımızı tartışarak okuma etkinliğini bitirebiliriz. Okuma etkinliğinde de yine ekran yasağı olmalı, kitabı her birimiz elimize alıp onunla dostluk bağları oluşturmalıyız. Bir de samimi bir dostumuz her gün belli bir saatte ‘ şimdi okuma vakti’ gibi bir mesajla bizi uyarabilir.
Yine ev içinde, bahçede, avluda nerede fırsat bulursak çocuklarımızla oyunlar oynayabiliriz. Düşünsenize kızınızla sek sek, oğlunuzla dokuztaş, ailece yakar top, mangala gibi oyunları oynamak veya torununuzla oturup ona telden bir kamyon yapmak ne kadar zevkli olur. Özellikle unutulmaya yüz tutmuş çocukluğumuzda oynadığımız oyunları oynayarak hem eski günleri yad etmiş hem de onların kişisel gelişimlerine de katkıda bulunmuş oluruz. Mesela odaklanma sorunu yaşayan biri misket (bilye) oynarken tıpkı avını gözleyen bir kedi gibi dikkat kesilir. Sek sek oynayanlar zorluklara karşı dengede durmayı becerir, yakar top oynayanlar ekip çalışmalarında başarılı olur.
Bir başka önerimiz çocukların doğa ile iç içe olabilecekleri etkinliklere yönlendirilmesi.
Deprem döneminde, izcilik yapan çocukların yaşanan travmayı çok daha kolay atlattığına, çadır hayatı ve diğer zorluklara daha kolay uyum sağladığına hatta akranlarına destek olduklarına bizzat şahit olduk. Bisiklet gezileri, doğa yürüyüşleri, çadır kampları, fidan dikimi gibi daha onlarca etkinliği doğal yaşam veya kaliteli zaman programımıza eklememiz mümkün.
Hiç kimsenin beynimizi çürütmesine izin vermeyelim. Tabi ki kendi kendimiz de beynimizi çürütmeyelim. Hepinize doğa ile barışık, doğal ve sağlıklı bir yaşam dilerim.
Sağlıcakla kalınız.
İbrahim YERTÜRK
ibryerturk@gmail.com