ibrahim Yertürk
Köşe Yazarı
ibrahim Yertürk
 

Sanal Âlemin Susuz Değirmenleri

Sanal Âlemin Susuz Değirmenleri: Mahremiyetsizler Kişisel olarak her birimizin "özelim" dediği, farklı bir değer olarak koruduğu, hiç kimseyle paylaşmak istemediği, bilgimiz dışında ihlal edilerek gözlemlenmesini veya paylaşılmasını kabul etmediğimiz ve mahremiyet diye tanımladığımız alanlarımız vardır. Kişisel bilgilerden sağlık bilgilerine, aile içi davranışlardan iş yeri davranışlarına, internet ve iletişim erişimlerine ve paylaşımlarına kadar her alanda insanların mahremiyetine saygı gösteririz ve bizim mahremiyetimize de saygı göstermelerini bekleriz. Peki, acaba başkalarından beklediğimiz saygıyı kendimiz kendi mahremiyetimize gösteriyor muyuz? Elbette bu konuda çok hassas olan insanlar var. Bırakın başkalarına zarar vermeyi, onların duygularının incinmesine dahi fırsat vermeyen ince ruhlu kişiler ve aileler, sayıları az da olsa, karşımıza çıkabiliyor. Tanıdığım bir aile, sosyal medya hesaplarında aile fotoğrafı paylaşmıyor, kullanıcı profillerinde ise arkadan çekilmiş, yüzü asla görünmeyen küçük çocuklarının resmi oluyordu. Merak edip sebebini sorduğumda; "Çevremizde çocuğu olmayan onlarca aile var. O şekilde bir paylaşım onların duygularını incitir diye düşünüyoruz," demişlerdi. İşte bunlar, sanalda da olsa girdiği ortamı aydınlatan, oralara değer katan insanlar. Hayatlarının en anlamlı, en güzel, en değerli anlarını en yakınları olan aile bireylerinden başka kimseyle paylaşmayan, başkalarının mahremiyetini de incitmeyen, sosyal medyanın mahremiyet algılarını ters yüz edemediği "edep abidesi" insanlar. Bir de tam tersi olanlar var. Eskilerin tabiriyle "mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer." Yapısında namertlik olunca, fayda üretemeyen, boş değirmen taşları gibi sadece görüntüde var olanlar. Mahremiyet algısı sosyal medya tarafından ters yüz edilmiş, egosunu tatmin için beğeni ve tıklanma hırsıyla her şeyi paylaşabilen, bulunduğu ortamdan çıktığında ortamın aydınlanıp aritmetik ortalamasının yükseldiği, psikolojik sorunlar yaşayanlar... Ne yediğini ne içtiğini, ailesiyle nerelere girip çıktığını, küçücük çocuklarının her anını canlı yayında paylaşanlar, insanların duygularıyla, sağlık sorunlarıyla, çalışma hayatıyla ne bulduysa sonuçlarını düşünmeden kopyalayıp yapıştırarak, karakteri tıklanma sayısına göre değişenler... Kendilerinin veya başkalarının özelini ifşa ederek aslında önce kendi kendilerini itibarsızlaştıranlar. Şu küçücük yavrunuzu akla hayale gelmeyen şekillere sokup neden sosyal medyada paylaşıyorsunuz, diye sorduğumuzda; "Fenomen olsun istiyoruz," diyorlar. Evine misafirliğe gittiğinizde yatak odası gözükmesin diye kapısını kapatıp, aynı odadan tüm dünyaya fotoğraf yayınlayıp, bunu da "mutluluğun paylaşılması" adlı masal ile kendilerini kandırıyorlar. Hakikaten onlara söyleyecek bir sözümüz yok. Çünkü takipçi sayısı gözlerini kör etmiş durumda. Her an ailesinin parçalanması ve dağılması ile sonuçlanabilecek olaylara maruz kalabileceklerini göremiyorlar. Kişisel mahremiyetine önce kendisinin saygı duyması gerektiğini bir türlü kabullenemeyenlerin, başkalarından saygı beklemesi çok da anlamlı olmaz. Sosyal medya özellikle zaman ve mekân sınırlamalarını tamamen ortadan kaldırmış durumda. Zaman ve mekân sınırlamasının sadece kullanıcıların inisiyatifine bırakıldığı bir mecra ile muhatabız. Mahremiyette de bilinçli kullanıcı olmaktan başka çaremiz yok gibi. Artık sosyal medya bireylerle birlikte toplumun da mahremiyet algısını değiştirmiştir. Aile bireylerinin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar "özellerini" ve özel hayatlarını tüm dünyanın gözleri önüne sererek, mahremiyetin önemini yitirmesine sebep olmaktadır. Maalesef tüketim çılgınlığı ile sarhoş olanlar aynı hızla mahremiyeti de tüketmektedirler.  "Eşinin mahremiyetini ihlal etmeyi en büyük ihanetlerden biri" diye ifade eden bir Peygamberin takipçileri olarak hesabımız çok zor gibi görünüyor. İbrahim YERTÜRK ibryerturj@gmail.com
Ekleme Tarihi: 24 May 2025 - Saturday

Sanal Âlemin Susuz Değirmenleri

Sanal Âlemin Susuz Değirmenleri: Mahremiyetsizler

Kişisel olarak her birimizin "özelim" dediği, farklı bir değer olarak koruduğu, hiç kimseyle paylaşmak istemediği, bilgimiz dışında ihlal edilerek gözlemlenmesini veya paylaşılmasını kabul etmediğimiz ve mahremiyet diye tanımladığımız alanlarımız vardır. Kişisel bilgilerden sağlık bilgilerine, aile içi davranışlardan iş yeri davranışlarına, internet ve iletişim erişimlerine ve paylaşımlarına kadar her alanda insanların mahremiyetine saygı gösteririz ve bizim mahremiyetimize de saygı göstermelerini bekleriz.

Peki, acaba başkalarından beklediğimiz saygıyı kendimiz kendi mahremiyetimize gösteriyor muyuz? Elbette bu konuda çok hassas olan insanlar var. Bırakın başkalarına zarar vermeyi, onların duygularının incinmesine dahi fırsat vermeyen ince ruhlu kişiler ve aileler, sayıları az da olsa, karşımıza çıkabiliyor. Tanıdığım bir aile, sosyal medya hesaplarında aile fotoğrafı paylaşmıyor, kullanıcı profillerinde ise arkadan çekilmiş, yüzü asla görünmeyen küçük çocuklarının resmi oluyordu. Merak edip sebebini sorduğumda; "Çevremizde çocuğu olmayan onlarca aile var. O şekilde bir paylaşım onların duygularını incitir diye düşünüyoruz," demişlerdi. İşte bunlar, sanalda da olsa girdiği ortamı aydınlatan, oralara değer katan insanlar. Hayatlarının en anlamlı, en güzel, en değerli anlarını en yakınları olan aile bireylerinden başka kimseyle paylaşmayan, başkalarının mahremiyetini de incitmeyen, sosyal medyanın mahremiyet algılarını ters yüz edemediği "edep abidesi" insanlar.

Bir de tam tersi olanlar var. Eskilerin tabiriyle "mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer." Yapısında namertlik olunca, fayda üretemeyen, boş değirmen taşları gibi sadece görüntüde var olanlar. Mahremiyet algısı sosyal medya tarafından ters yüz edilmiş, egosunu tatmin için beğeni ve tıklanma hırsıyla her şeyi paylaşabilen, bulunduğu ortamdan çıktığında ortamın aydınlanıp aritmetik ortalamasının yükseldiği, psikolojik sorunlar yaşayanlar... Ne yediğini ne içtiğini, ailesiyle nerelere girip çıktığını, küçücük çocuklarının her anını canlı yayında paylaşanlar, insanların duygularıyla, sağlık sorunlarıyla, çalışma hayatıyla ne bulduysa sonuçlarını düşünmeden kopyalayıp yapıştırarak, karakteri tıklanma sayısına göre değişenler... Kendilerinin veya başkalarının özelini ifşa ederek aslında önce kendi kendilerini itibarsızlaştıranlar.

Şu küçücük yavrunuzu akla hayale gelmeyen şekillere sokup neden sosyal medyada paylaşıyorsunuz, diye sorduğumuzda; "Fenomen olsun istiyoruz," diyorlar. Evine misafirliğe gittiğinizde yatak odası gözükmesin diye kapısını kapatıp, aynı odadan tüm dünyaya fotoğraf yayınlayıp, bunu da "mutluluğun paylaşılması" adlı masal ile kendilerini kandırıyorlar. Hakikaten onlara söyleyecek bir sözümüz yok. Çünkü takipçi sayısı gözlerini kör etmiş durumda. Her an ailesinin parçalanması ve dağılması ile sonuçlanabilecek olaylara maruz kalabileceklerini göremiyorlar. Kişisel mahremiyetine önce kendisinin saygı duyması gerektiğini bir türlü kabullenemeyenlerin, başkalarından saygı beklemesi çok da anlamlı olmaz.

Sosyal medya özellikle zaman ve mekân sınırlamalarını tamamen ortadan kaldırmış durumda. Zaman ve mekân sınırlamasının sadece kullanıcıların inisiyatifine bırakıldığı bir mecra ile muhatabız. Mahremiyette de bilinçli kullanıcı olmaktan başka çaremiz yok gibi.

Artık sosyal medya bireylerle birlikte toplumun da mahremiyet algısını değiştirmiştir. Aile bireylerinin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar "özellerini" ve özel hayatlarını tüm dünyanın gözleri önüne sererek, mahremiyetin önemini yitirmesine sebep olmaktadır. Maalesef tüketim çılgınlığı ile sarhoş olanlar aynı hızla mahremiyeti de tüketmektedirler.  "Eşinin mahremiyetini ihlal etmeyi en büyük ihanetlerden biri" diye ifade eden bir Peygamberin takipçileri olarak hesabımız çok zor gibi görünüyor.
İbrahim YERTÜRK
ibryerturj@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber