VAN SDİ Tunus'taki darbe girişimi gayri meşhurdur

Gündem 01.08.2021 - 20:35, Güncelleme: 01.08.2021 - 20:43
 

VAN SDİ Tunus'taki darbe girişimi gayri meşhurdur

Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi, basın açıklaması yaparak Tunus'ta meydana gelen darbe girişiminin meşru olmadığını ve kabul edilemez olduğunu belirtti.

Van Birlik Vakfı'nda bir araya gelen Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) icra kurulu üyeleri, yazılı bir açıklama yaparak Tunus'ta yaşanan darbe girişiminde bulunanları kınadı. Van SDİ tarafından yapılan açıklamada, "Yetmiş beş yıllık Fransız işgalinden sonra 1956 yılında bağımsızlığına kavuşan Tunus, bu bağımsızlık sevincini çok yaşamadan Habip Burgiba ve Zeynel Abidin b. Ali tarafından 55 yıl boyunca bir diktatörlük rejimi olarak yönetildi. Benzer süreçleri yaşayan Suriye, Mısır, Yemen, Cezayir, Ürdün gibi ülkelerde yaşanan siyasi-politik baskılar ve ekonomik istikrarsızlık bu ülkelerde ciddi bir iç huzursuzluğun kaynağı olarak ortaya çıkmıştır. Söz konusu coğrafyalarda hak ve özgürlük talepleri dikta rejimler tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. "Zira hak ve özgürlük arayışlarının tamamı küresel İslami uyanış hareketlerinin bölgedeki unsurları tarafından dile getiriliyor ve İslam yeryüzündeki sömürüye karşı en güçlü dinamik güç olarak kendini göstermiştir." 2011 de başta Tunus olmak üzere Arap coğrafyasında yaşanan Yasemin devrimi Arap baharı olarak bilinen süreçle halklar bu diktatör rejimlere karşı ayaklanmış ve bu baskıcı totaliter yönetimlerin değişmesini talep etmiştir. Bu değişim talebinin başlangıç noktası olan Tunus diktatör Zeynelabidin bin Ali’nin gitmesini sağlamış ve seçime giderek çoğulcu demokratik bir yönetime kapı aralamıştır. Başta Tunus olmak üzere Arap coğrafyasında seçimle başa gelen İslami siyasi parti ve oluşumlar başta batılı ülkelerin hazımsızlıklarıyla karşılaşmış darbe ve baskılara maruz kalmışlardır. Meşru Mursi yönetimi Amerika’nın desteği ile Sisi tarafından devrilmiş Mısırda tekrardan siyasi istikrarın bozulmasına neden olmuştur. Bu süreç Yemen ve Suriye’de iç savaşa dönüşmüştür. Bir zamanlar 28 şubat sürecinde ülkemizde yaşadığımız gibi seçimle başa gelen meşru yönetimleri hazm etmeyen iç ve dış güçler, siyasi-politik baskılar kurarak yönetimden el çektirmeye çalışmışlardır . Yöneticileri uzun zaman cezaevlerinde ve sürgünde olmasına rağmen barışçıl girişimlerini sürdürmüşlerdir. Seçimle siyasi güç ve iradenin çoğunluğunu elinde bulundurmasına rağmen iktidarı diğer siyasi partilerle paylaşan Nahda hareketi/partisi çoğulcu bir yönetimi öncelemesine rağmen sürekli ötekileştirilerek baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Cumhurbaşkanı Kays Said’in parlemento’yu fesh etmesi/kapatması ve siyasi iradeye yasak koyması Tunus halkının meşru iradesine yönelik bir ihanet girişimidir. Tunus’ta yaşananlar Müslüman Tunus halkının seçim ve iradesine yönelik bir darbedir. Yargı, yürütme ve yasamayı kendi eline alan Kays Said’in bu girişimi geçmiş Tunus diktatörlerine özendiğinin bir göstergesidir. Bu dış destekli çirkin darbe girişimi asla kabul edilemez. Van SDİ olarak, hangi ülkede yaşanılırsa yaşanılsın, gerekçesi ne olursa olsun milletin iradesine yapılan her türlü girişim gayrı meşrudur. Nahda hareketinin yaptığı açıklamada dediği gibi: "Cumhurbaşkanı Kays Said'in başvurduğu yöntemler anayasaya ve hukuka aykırıdır. Bunlar, Tunus halkının sivil ve bireysel haklarının gerekliliklerine bir saldırıdır, devlet kurumlarını ülkeye ve vatandaşa hizmet çalışmalarını yapmaktan alıkoyan bir çatışmaya sürükler." Bu vesile Van SDİ olarak Tunus'ta yapılan bu hukuksuzluğu kınıyor, halkaların taleplerine saygı duymayan hain girişimleri lanetliyoruz" ifadelerine yer verildi.
Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi, basın açıklaması yaparak Tunus'ta meydana gelen darbe girişiminin meşru olmadığını ve kabul edilemez olduğunu belirtti.
Van Birlik Vakfı'nda bir araya gelen Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (Van SDİ) icra kurulu üyeleri, yazılı bir açıklama yaparak Tunus'ta yaşanan darbe girişiminde bulunanları kınadı. Van SDİ tarafından yapılan açıklamada, "Yetmiş beş yıllık Fransız işgalinden sonra 1956 yılında bağımsızlığına kavuşan Tunus, bu bağımsızlık sevincini çok yaşamadan Habip Burgiba ve Zeynel Abidin b. Ali tarafından 55 yıl boyunca bir diktatörlük rejimi olarak yönetildi. Benzer süreçleri yaşayan Suriye, Mısır, Yemen, Cezayir, Ürdün gibi ülkelerde yaşanan siyasi-politik baskılar ve ekonomik istikrarsızlık bu ülkelerde ciddi bir iç huzursuzluğun kaynağı olarak ortaya çıkmıştır. Söz konusu coğrafyalarda hak ve özgürlük talepleri dikta rejimler tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. "Zira hak ve özgürlük arayışlarının tamamı küresel İslami uyanış hareketlerinin bölgedeki unsurları tarafından dile getiriliyor ve İslam yeryüzündeki sömürüye karşı en güçlü dinamik güç olarak kendini göstermiştir." 2011 de başta Tunus olmak üzere Arap coğrafyasında yaşanan Yasemin devrimi Arap baharı olarak bilinen süreçle halklar bu diktatör rejimlere karşı ayaklanmış ve bu baskıcı totaliter yönetimlerin değişmesini talep etmiştir. Bu değişim talebinin başlangıç noktası olan Tunus diktatör Zeynelabidin bin Ali’nin gitmesini sağlamış ve seçime giderek çoğulcu demokratik bir yönetime kapı aralamıştır. Başta Tunus olmak üzere Arap coğrafyasında seçimle başa gelen İslami siyasi parti ve oluşumlar başta batılı ülkelerin hazımsızlıklarıyla karşılaşmış darbe ve baskılara maruz kalmışlardır. Meşru Mursi yönetimi Amerika’nın desteği ile Sisi tarafından devrilmiş Mısırda tekrardan siyasi istikrarın bozulmasına neden olmuştur. Bu süreç Yemen ve Suriye’de iç savaşa dönüşmüştür. Bir zamanlar 28 şubat sürecinde ülkemizde yaşadığımız gibi seçimle başa gelen meşru yönetimleri hazm etmeyen iç ve dış güçler, siyasi-politik baskılar kurarak yönetimden el çektirmeye çalışmışlardır . Yöneticileri uzun zaman cezaevlerinde ve sürgünde olmasına rağmen barışçıl girişimlerini sürdürmüşlerdir. Seçimle siyasi güç ve iradenin çoğunluğunu elinde bulundurmasına rağmen iktidarı diğer siyasi partilerle paylaşan Nahda hareketi/partisi çoğulcu bir yönetimi öncelemesine rağmen sürekli ötekileştirilerek baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Cumhurbaşkanı Kays Said’in parlemento’yu fesh etmesi/kapatması ve siyasi iradeye yasak koyması Tunus halkının meşru iradesine yönelik bir ihanet girişimidir. Tunus’ta yaşananlar Müslüman Tunus halkının seçim ve iradesine yönelik bir darbedir. Yargı, yürütme ve yasamayı kendi eline alan Kays Said’in bu girişimi geçmiş Tunus diktatörlerine özendiğinin bir göstergesidir. Bu dış destekli çirkin darbe girişimi asla kabul edilemez. Van SDİ olarak, hangi ülkede yaşanılırsa yaşanılsın, gerekçesi ne olursa olsun milletin iradesine yapılan her türlü girişim gayrı meşrudur. Nahda hareketinin yaptığı açıklamada dediği gibi: "Cumhurbaşkanı Kays Said'in başvurduğu yöntemler anayasaya ve hukuka aykırıdır. Bunlar, Tunus halkının sivil ve bireysel haklarının gerekliliklerine bir saldırıdır, devlet kurumlarını ülkeye ve vatandaşa hizmet çalışmalarını yapmaktan alıkoyan bir çatışmaya sürükler." Bu vesile Van SDİ olarak Tunus'ta yapılan bu hukuksuzluğu kınıyor, halkaların taleplerine saygı duymayan hain girişimleri lanetliyoruz" ifadelerine yer verildi.

Van HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber