Rumları Türkiye korkusu sardı!

Van Haber 14.07.2021 - 18:01, Güncelleme: 14.07.2021 - 18:01
 

Rumları Türkiye korkusu sardı!

Haber7 yazarı Taha Dağlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs ziyareti öncesi kaleme aldığı "Rumları korku sardı" başlıklı yazısında, son günlerde yapılan Kıbrıs açıklamalarını ve BM, AB, İngiltere ile Pakistan'ın aldığı tavrı yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs barış harekatının 47. yıldönümündeki KKTC ziyareti Rumları bir hayli endişelendiriyor. işte yazını deytayları Adada iki devletli çözüm, Türkiye’nin olmazsa olmazı. Karşı taraf ise Rumların liderliğindeki bir devleti dayatıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs'a yapacağı ziyaret öncesinde Güney Kıbrıs'a giderek Rum yönetimine tam destek mesajı verdi. “Kıbrıs'ta iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceğiz” dedi. Leyen’in AB adına sarf ettiği sözleri pek yankı bulmadı. Bunun üzerine Rum yönetiminin sözcüsü Pelekanos Marios, “Türkiye’nin öngörülemez olduğunu biliyoruz. Bu nedenle teyakkuzdayız. BM ve AB’nin etkin tepki göstermesi için girişimlere devam ediyoruz” dedi. AB’nin tavrı Rumlardan yana. Yani tek devlet istiyorlar, o da Rum olsun istiyorlar, Türkler de araya kaynasın istiyorlar, Türkiye ise bu işe hiç mi hiç karışmasın istiyorlar. AB’nin büyük bölümü böyle istiyor, olabilir. Ama üye ülkelerin tamamını da Rum kefesine koymak, yanlış olur. Çünkü Rumların AB içerisindeki şımarıklığından rahatsız olan ülkeler var. Mesela geçen yaz Belarus’a yaptırım kararı, Rumların vetosuna takılmıştı. Yani koskoca Avrupa Birliği, Rumların Rusya’yı gücendirmemek için veto uygulaması nedeniyle Belarus’a yaptırım uygulayamamıştı. Ve Rumların bu şımarıklığına Letonya, Litvanya ile İsveç’ten tepki gelmişti. Türkiye’nin desteklediği iki devlet modeline AB’den destek gelse, elbette şahane olur. Ama AB karşı çıkıyor diye, bu tezden vazgeçilecek diye bir şey de asla söz konusu olmaz. Benzer durum BM için de geçerli. BM’nin de öyle ya da böyle desteğini almak lazım. Ama BM’nin direkt “asla olmaz” dediği bir durumun olmadığını da söyleyebiliriz. Nisan sonunda Türkiye ile KKTC, Cenevre’de BM’ye yol haritasını sunmuştu. KKTC'nin egemen eşitliğinin kabul edilmesini açıkça talep edilmişti. Rumlar kabul etmese de Türkiye ile KKTC’nin bu talebi BM tarafından kayıt altına alındı. Ayrıca İngiltere’yi de konuşabiliriz. KKTC için bir çok kez açık mesajlar verdiler. KKTC’nin tanınması, direkt uçuşların başlatılması gibi öneriler gündeme getirdiler. Erdoğan’ın ziyareti yaklaşırken, Rumları tedirgin eden bir diğer gelişme ise Pakistan heyetinin KKTC temasları oldu. Türkiye’deki Pakistan büyükelçiliğinden diplomatik bir heyet KKTC’yi ziyaret etti. Pakistan, KKTC’yi tanıyan bir ülke değil. Ancak Türkiye’deki diplomatik misyonlarının KKTC’yi ziyaret etmesi, ziyaret mesajında da KKTC ifadesinin kullanılması, Rumları endişelendirdi, diyebiliriz. Çünkü KKTC’nin tanınması noktasında atılacak bir adımın arkası kısa sürede gelecektir, Rumlar bunu biliyor. Ve AB’nin de bunu engelleme gücü zor olacaktır. BM’den bu yönde destek almalarının önü açık ancak yine birkaç ülkenin KKTC’nin tanınması yönünde mesajlar vermesi Rumlar için son derece fena, Türk tarafı için ise son derece önemli. Erdoğan’ın ziyaretini de bu pencereden değerlendirmek gerek. Maraş’ın açılmasının üzerinden 10 ay geçti. Türkler, “açamazsınız” dedikleri Maraş’ı açtı ve Maraş açık. KKTC’ye Türk üslerinin kurulması da gündemde. Tek devlet tezinin asla kabul edilemez olduğu ve eninde sonunda KKTC’nin tanınacağı bir kez daha vurgulanacak. AB’den Rumların talebi karşısında çatlak sesler çıkacaktır elbette ama bu seslerin çoğunun Rumları küstürmemek adına söylendiğini de dikkate almak lazım. Erdoğan’ın ziyareti demişken. İşin siyasi kısmı bir yana kültürel ve tarihi boyutunu da görmekte fayda var. Ada, bir Türk yurdudur. Rumların tekeline asla bırakılamaz. Hele ki Yunanlıların orada tarihin hiçbir yerinde, hakimiyetleri olmamıştır. İşte bunu yani adanın Türk bağını her fırsatta hatırlatmakta fayda var. Okçular Vakfı 2 sene önce Malazgirt anma törenlerini KKTC’den başlatarak, adanın bir Türk yurdu olduğunu cümle alemin yüzüne haykırmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tarihi ziyaretinde de 4 gün boyunca KKTC’nin dört bir yanında spor etkinlikleri düzenleniyor. Ali Haydar Yıldız başkanlığında Okçular Vakfı adaya spor festivaliyle Türk damgası vuruyor."
Haber7 yazarı Taha Dağlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kıbrıs ziyareti öncesi kaleme aldığı "Rumları korku sardı" başlıklı yazısında, son günlerde yapılan Kıbrıs açıklamalarını ve BM, AB, İngiltere ile Pakistan'ın aldığı tavrı yazdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs barış harekatının 47. yıldönümündeki KKTC ziyareti Rumları bir hayli endişelendiriyor.
işte yazını deytayları
Adada iki devletli çözüm, Türkiye’nin olmazsa olmazı.
Karşı taraf ise Rumların liderliğindeki bir devleti dayatıyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs'a yapacağı ziyaret öncesinde Güney Kıbrıs'a giderek Rum yönetimine tam destek mesajı verdi.
“Kıbrıs'ta iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceğiz” dedi.
Leyen’in AB adına sarf ettiği sözleri pek yankı bulmadı.
Bunun üzerine Rum yönetiminin sözcüsü Pelekanos Marios, “Türkiye’nin öngörülemez olduğunu biliyoruz. Bu nedenle teyakkuzdayız. BM ve AB’nin etkin tepki göstermesi için girişimlere devam ediyoruz” dedi.
AB’nin tavrı Rumlardan yana.
Yani tek devlet istiyorlar, o da Rum olsun istiyorlar, Türkler de araya kaynasın istiyorlar, Türkiye ise bu işe hiç mi hiç karışmasın istiyorlar.
AB’nin büyük bölümü böyle istiyor, olabilir.
Ama üye ülkelerin tamamını da Rum kefesine koymak, yanlış olur.
Çünkü Rumların AB içerisindeki şımarıklığından rahatsız olan ülkeler var.
Mesela geçen yaz Belarus’a yaptırım kararı, Rumların vetosuna takılmıştı.
Yani koskoca Avrupa Birliği, Rumların Rusya’yı gücendirmemek için veto uygulaması nedeniyle Belarus’a yaptırım uygulayamamıştı.
Ve Rumların bu şımarıklığına Letonya, Litvanya ile İsveç’ten tepki gelmişti.

Türkiye’nin desteklediği iki devlet modeline AB’den destek gelse, elbette şahane olur.
Ama AB karşı çıkıyor diye, bu tezden vazgeçilecek diye bir şey de asla söz konusu olmaz.

Benzer durum BM için de geçerli.
BM’nin de öyle ya da böyle desteğini almak lazım.
Ama BM’nin direkt “asla olmaz” dediği bir durumun olmadığını da söyleyebiliriz.

Nisan sonunda Türkiye ile KKTC, Cenevre’de BM’ye yol haritasını sunmuştu.
KKTC'nin egemen eşitliğinin kabul edilmesini açıkça talep edilmişti.
Rumlar kabul etmese de Türkiye ile KKTC’nin bu talebi BM tarafından kayıt altına alındı.

Ayrıca İngiltere’yi de konuşabiliriz.
KKTC için bir çok kez açık mesajlar verdiler.
KKTC’nin tanınması, direkt uçuşların başlatılması gibi öneriler gündeme getirdiler.

Erdoğan’ın ziyareti yaklaşırken, Rumları tedirgin eden bir diğer gelişme ise Pakistan heyetinin KKTC temasları oldu. Türkiye’deki Pakistan büyükelçiliğinden diplomatik bir heyet KKTC’yi ziyaret etti.

Pakistan, KKTC’yi tanıyan bir ülke değil.
Ancak Türkiye’deki diplomatik misyonlarının KKTC’yi ziyaret etmesi, ziyaret mesajında da KKTC ifadesinin kullanılması, Rumları endişelendirdi, diyebiliriz.
Çünkü KKTC’nin tanınması noktasında atılacak bir adımın arkası kısa sürede gelecektir, Rumlar bunu biliyor. Ve AB’nin de bunu engelleme gücü zor olacaktır.
BM’den bu yönde destek almalarının önü açık ancak yine birkaç ülkenin KKTC’nin tanınması yönünde mesajlar vermesi Rumlar için son derece fena, Türk tarafı için ise son derece önemli.

Erdoğan’ın ziyaretini de bu pencereden değerlendirmek gerek.
Maraş’ın açılmasının üzerinden 10 ay geçti.
Türkler, “açamazsınız” dedikleri Maraş’ı açtı ve Maraş açık.
KKTC’ye Türk üslerinin kurulması da gündemde.
Tek devlet tezinin asla kabul edilemez olduğu ve eninde sonunda KKTC’nin tanınacağı bir kez daha vurgulanacak.
AB’den Rumların talebi karşısında çatlak sesler çıkacaktır elbette ama bu seslerin çoğunun Rumları küstürmemek adına söylendiğini de dikkate almak lazım.

Erdoğan’ın ziyareti demişken.
İşin siyasi kısmı bir yana kültürel ve tarihi boyutunu da görmekte fayda var.
Ada, bir Türk yurdudur. Rumların tekeline asla bırakılamaz. Hele ki Yunanlıların orada tarihin hiçbir yerinde, hakimiyetleri olmamıştır.
İşte bunu yani adanın Türk bağını her fırsatta hatırlatmakta fayda var.
Okçular Vakfı 2 sene önce Malazgirt anma törenlerini KKTC’den başlatarak, adanın bir Türk yurdu olduğunu cümle alemin yüzüne haykırmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tarihi ziyaretinde de 4 gün boyunca KKTC’nin dört bir yanında spor etkinlikleri düzenleniyor. Ali Haydar Yıldız başkanlığında Okçular Vakfı adaya spor festivaliyle Türk damgası vuruyor."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yerelvanhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

van haber