Terörsüz Türkiye Yolunda Tarihi Dönemeç: Barışa Giden Yol, Hepimizin Ortak Sınavıdır

 “PKK, ulus-devletçi bir hedeften vazgeçmiş; bu temel amaçla birlikte savaş stratejisinden de feragat etmiş, fiilen varlığını sonlandırmıştır. Silahların gönüllü olarak bırakılması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yetkili ve kanunla kurulacak kapsamlı bir komisyonun çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Son dönemde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın ne kadar hayati ve acil olduğunu açıkça göstermektedir.”

Bu açıklama, Türkiye’nin barış, huzur ve kardeşlik temelinde yeni bir sayfa açma umudunu güçlendirmektedir. Çünkü artık herkes biliyor ki:

Barış; bir annenin evladını sağ salim bağrına basmasıdır.

Bir çocuğun gece korkmadan uyuması,

bir babanın sabaha umutla uyanmasıdır.

Barış; susmuş silahlar değil, konuşan yüreklerdir.

Öfkenin yerini anlayışa, nefretin yerini merhamete bırakmasıdır.

Barış, sadece bir kelime değil; bir halkın yüreğinde filizlenen umuttur.

Ve unutma:

Adaletin olmadığı yerde barış büyüyemez.

Barış olmazsa insanlık da solup gider.

Ama en önemlisi, adaletin tükendiği bir yerde barış nefes alamaz.

Adil bir yönetim, güçlü bir hukuk sistemi ve toplumsal eşitlik olmadan kalıcı barış mümkün değildir.

 

Bu nedenle bu süreç, yalnızca siyasi otoritelerin değil;

tüm toplumun,

her inançtan, her etnik kökenden bireylerin,

sivil toplumun, kanaat önderlerinin, basının ve vicdan sahibi herkesin ortak sorumluluğudur.

Barışı inşa etmek, sadece iktidarın değil, muhalefetin de, halkın da görevidir.

 

Ve eğer bu süreç başarıya ulaşır;

silahlar sonsuza dek susar,

annelerin gözyaşı diner,

ve millet yeniden kardeşçe kucaklaşabilirse…

 

Bu tarihi barışa öncülük eden herkes — başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve bu sürece katkı sunan Abdullah Öcalan — bu milletin ortak hafızasında yer alacak, unutulmayacaktır.

 

Çünkü bazı liderler, yalnızca krizleri yönettikleri için değil, barışı cesaretle inşa ettikleri için tarihe geçerler.

Gerçek devlet adamlığı, zoru zorla yönetmek değil, zor olan barışı mümkün kılmaktır.

 

Bugün Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat duruyor.

Bu fırsat kaçırılırsa, tarih yalnızca yaşananları değil, cesaret edilemeyen doğruları da yazacaktır.

 

Barışa sahip çıkmak; sadece bugünün değil, çocuklarımızın da geleceğine sahip çıkmaktır.

Gelecekte barış içinde yaşayacak nesillerin, bugün alınan kararları minnetle anması için şimdi sorumluluk alma zamanıdır.

Vanhaberleri - Van Haber  - Yerel Van Haber - Yerel Haberler